Türkiye’nin dinamik ekonomisi ve stratejik konumu, ülkeyi uluslararası iş kurmak için cazip bir yer haline getirmektedir. Türkiye, şirket kurmak isteyen girişimciler ve yatırımcılar için önemli bir merkez haline gelmiştir. Türk piyasasında deneyimli bir Sertifikalı Kamu Muhasebecisi (CPA) firması olarak, Türkiye’de şirket kurma konusunda kapsamlı bir rehber sunuyoruz. Bu rehber, yasal çerçeve, ticari işletme türleri, adım adım kayıt süreci, vergilendirme, ikamet hususları, sermaye gereklilikleri ve muhasebe yükümlülüklerini kapsayacaktır. Rehberin sonunda, resmi kaynaklar ve profesyonel bilgilerle desteklenerek Türkiye’de bir iş kurmanın nasıl sorunsuz bir şekilde gerçekleştirilebileceğini anlayacaksınız.
Türkiye’nin doğrudan yabancı yatırımlara ilişkin yasal çerçevesi oldukça elverişlidir. Uluslararası yatırımcılar, Türk hukuku kapsamında yerli yatırımcılarla aynı hak ve yükümlülüklere sahiptir. Uygulamada bu, yabancı bir girişimcinin bir Türk şirketinin %100 hissesine sahip olabileceği ve yerli bir ortak gerekliliği olmaksızın (yayıncılık, denizcilik veya havacılık gibi birkaç kısıtlı sektör hariç) bir Türk vatandaşı gibi faaliyet gösterebileceği anlamına gelir. İş kurma ve hisse devri koşulları, yabancı ve yerli yatırımcılar için aynıdır. Bu eşit muamele ilkesi, yabancı iş sahiplerine şirketlerinin Türkiye’de eşit şartlarda faaliyet göstereceğine dair güven vermektedir.

Son reformlar sayesinde, Türkiye’de şirket kurmak hızlı ve verimli hale gelmiştir. Süreç, şirket tescili için tek durak noktası olarak hizmet veren Ticaret Odaları’ndaki Ticaret Sicil Müdürlükleri tarafından yürütülmektedir. Aslında, belgeleriniz eksiksiz ise, şirketiniz aynı gün içinde resmi olarak tescil edilebilir. Bürokratik işlemler önemli ölçüde azaltılmış, yeni işletmeler için maliyetler ve prosedürler en aza indirilmiştir. Tüm kayıt işlemleri, MERSİS (Merkezi Sicil Kayıt Sistemi) adlı merkezi ticari kayıt sistemi üzerinden elektronik olarak gerçekleştirilir. MERSİS, Ticaret Bakanlığı tarafından sağlanan çevrimiçi bir platformdur ve tüm şirket bilgilerini girip şirket kuruluş başvurusunu dijital olarak sunabilirsiniz. Bu modernleşme, kuruluş sürecini hızlandırır ve gerekli tüm verilerin merkezi bir veritabanında toplanmasını sağlar.
Prosedürlerin kolaylığının ötesinde, Türkiye geniş iç pazarı, genç nüfusu ve Avrupa, Asya ve Orta Doğu’yu birbirine bağlayan bir köprü konumu gibi stratejik avantajlar sunmaktadır. Hükümet yabancı yatırımı aktif olarak teşvik etmekte ve resmi Yatırım Ofisi (invest.gov.tr) gibi kurumlar yatırımcılara rehberlik etmektedir. AB ile gümrük birliği ve çok sayıda serbest ticaret anlaşması sayesinde, Türkiye’deki bir şirket bölgesel pazarlara verimli bir şekilde erişebilir. Ayrıca, Türkiye OECD ülkeleri arasında kurumlar vergisi açısından rekabetçi bir konumda yer almaktadır ve iş dostu reformları uygulamaya devam etmektedir. Tüm bu faktörler, Türkiye’de iş kurmayı planlayan uluslararası girişimciler için Türkiye’yi cazip bir seçenek haline getirmektedir.
Türkiye’de şirket kurarken, bir yasal yapı seçmeniz gerekir. Türk Ticaret Kanunu (TTK) çeşitli işletme türleri sunar, ancak yatırımcılar için en yaygın olanları Sınırlı Sorumluluk Şirketi (LLC) ve Anonim Şirket (JSC)‘dir. Ortaklıklar ve alternatif yapılar ile yabancı şirketler için şube veya irtibat büroları gibi seçenekler de mevcuttur. Aşağıda genel bir özet bulabilirsiniz:
Türkiye’deki bir LLC, küçük ve orta ölçekli işletmeler için çok uygundur. En az bir hissedar (gerçek veya tüzel kişi olabilir) ve en fazla 50 hissedar gerektirir. 2025 itibariyle, bir LLC için asgari sermaye 50.000 TRY (Türk Lirası)dır. Bu sermayenin şirketin kuruluşunda tam olarak ödenmesi gerekmez; LLC hissedarları, kayıt tarihinden itibaren 24 ay içinde ödeyebilir. Yönetim, JSC’ye göre daha basittir ve genellikle bir veya daha fazla yönetici (aynı zamanda hissedar da olabilir) bulunur. LLC hisseleri, JSC hisseleri gibi serbestçe devredilemez; herhangi bir hisse devri için genellikle noter tasdikli hisse satın alma sözleşmesi ve ticaret siciline kayıt gereklidir. LLC’ler, nispeten basit kurulum ve daha az yönetim formalitesi nedeniyle yabancı girişimciler için popüler bir seçimdir.

A JSC, genellikle daha büyük operasyonlar, halka açılma imkanı gerektiren girişimler veya daha yapılandırılmış yönetişim gerektiren girişimler için kullanılan daha karmaşık bir şirket türüdür. A JSC’nin tek hissedarı olabilir (hissedar sayısında üst sınır yoktur) ve bir Yönetim Kurulu tarafından yönetilir. Güncellenen yasaya göre, A JSC’nin asgari sermayesi 250.000 TRY‘dir. Sermayenin en az %25’i kayıt öncesinde ödenmelidir (kalan %75 ise 24 ay içinde ödenebilir). Uygulamada bu, sermayenin %25’inin bir bankaya yatırılması ve şirketin tescili öncesinde yatırma belgesinin alınması anlamına gelir. A.Ş. hisseleri (hisse senetleri) devredilebilir ve halka arz edilebilir (şirket daha sonra Sermaye Piyasası Kurulu‘na kayıt yaptırırsa). Daha büyük ortak girişimler kuran veya nihai halka arz planları olan birçok uluslararası yatırımcı, JSC formunu tercih etmektedir. JSC’lerin kuruluş prosedürü, Türkiye’deki LLC’lere çok benzerdir; temel farklar, daha yüksek sermaye gereksinimi ve ek kurumsal yönetişim (örneğin, resmi genel kurul toplantıları, belirli eşiklerin üzerindeki bağımsız denetim gereklilikleri vb.
Bunlar, TCC kapsamındaki ortaklık türleridir (tüzel kişiliği olmayan kuruluşlar). Genel Ortaklık‘ta, tüm ortaklar işletmenin borçları için sınırsız sorumluluk taşır. Sınırlı Ortaklık‘ta, sınırsız sorumluluğu olan genel ortaklar ve sorumluluğu sermaye katkılarıyla sınırlı olan sınırlı ortaklar vardır. Bu yapılar, sınırsız sorumluluk nedeniyle yabancı yatırımcılar için daha az yaygındır. Asgari sermaye gereksinimleri yoktur, ancak risk maruziyeti göz önüne alındığında, çoğu uluslararası girişimci sınırlı sorumluluk sağlayan şirket yapılarını (LLC veya JSC) tercih eder.
Yabancı bir şirket, yeni bir Türk şirketi kurmak yerine Türkiye’de bir şube açabilir. Şube, ayrı bir tüzel kişilik değildir; ana şirketin bir uzantısıdır. Şube için sermaye şartı yoktur (çünkü hisseli ayrı bir şirket değildir).
Ancak, şube Ticaret Sicili’ne kayıtlı olmalı ve şubenin faaliyetlerini yönetmeye yetkili bir yerleşik temsilcisi olmalıdır. Şube, yalnızca ana şirketin iş amaçları kapsamında faaliyetlerde bulunabilir. Bir avantaj, şube karlarının yurt dışındaki ana şirkete serbestçe geri gönderilebilmesidir, ancak geri gönderilen şube karlarının, vergi anlaşmasıyla indirilmedikçe, Türk vergi kanunları uyarınca %15 stopaj vergisine tabi olduğunu unutmayın. Şubeler, yeni bir iştirak kurmadan Türkiye’de varlık göstermek isteyen yabancı şirketler için yararlıdır; ancak, şubenin yükümlülüklerinden ana şirket sorumludur.
İrtibat bürosu, yabancı bir şirketin Türkiye’de herhangi bir gelir elde etmeden (pazar araştırması, tanıtım veya koordinasyon amaçlı) sadece ticari olmayan bir varlık göstermek istemesi durumunda uygundur. İrtibat büroları Türkiye’de herhangi bir ticari veya gelir getirici faaliyette bulunamaz. Bunlar esasen irtibat veya temsilcilik ofisleridir. İrtibat bürosu kurmak için önceden Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı‘ndan (özellikle Teşvik Uygulama ve Yabancı Yatırım Genel Müdürlüğü, GDIIFI) lisans alınması gerekir. Yabancı şirket, yurtdışında aktif olarak faaliyet gösterdiğini (faaliyet belgesi ve mali tablolar gibi belgeler sunarak) kanıtlamalı ve irtibat bürosunun ticari işlem yapmayacağını taahhüt etmelidir. İrtibat büroları için lisanslar genellikle 3 yıla kadar verilir ve yenilenebilir. İrtibat büroları gelir elde edemeyeceğinden, tamamen ana şirketten gönderilen fonlarla faaliyet gösterir. Bu seçenek, Türkiye’de piyasaları test etmek veya tam bir yatırım yapmadan önce Türk müşteriler ve tedarikçilerle irtibat kurmak için yararlıdır.
Çoğu uluslararası yatırımcı için karar, LLC mi yoksa JSC mi olacağına bağlıdır. LLC, genellikle küçük ve orta ölçekli girişimler için yeterlidir ve daha basit uyum gereklilikleri vardır. JSC, özellikle birden fazla yatırımcı çekmeniz, farklı sınıfta hisseler ihraç etmeniz veya sonunda bir borsaya kote olmanız öngörülüyorsa, daha büyük yatırımlar için tercih edilebilir. Hem LLC’ler hem de JSC’ler sınırlı sorumluluk koruması sağlar (hissedarlar sadece katkıda bulundukları sermaye kadar sorumludur). Önemli olarak, yabancılar Türkiye’de bir LLC veya JSC’nin tam sahibi olabilir ve gerektiğinde yönetici veya yönetim kurulu üyesi olarak görev alabilirler – hissedar veya yönetici olarak Türk vatandaşı olma zorunluluğu yoktur. Hangi şirket türünü seçerseniz seçin, Türkiye’de şirket kurma süreci aşağıda özetleyeceğimiz gibi oldukça benzer olacaktır.

Türkiye’nin dinamik ekonomisi ve stratejik konumu, ülkeyi uluslararası iş kurmak için cazip bir yer haline getirmektedir. Türkiye, şirket kurmak isteyen girişimciler ve yatırımcılar için önemli bir merkez haline gelmiştir. Türk piyasasında deneyimli bir Sertifikalı Kamu Muhasebecisi (CPA) firması olarak, Türkiye’de şirket kurma konusunda kapsamlı bir rehber sunuyoruz. Bu rehber, yasal çerçeve, ticari işletme türleri, adım adım kayıt süreci, vergilendirme, ikamet hususları, sermaye gereklilikleri ve muhasebe yükümlülüklerini kapsayacaktır. Rehberin sonunda, resmi kaynaklar ve profesyonel bilgilerle desteklenerek Türkiye’de bir iş kurmanın nasıl sorunsuz bir şekilde gerçekleştirilebileceğini anlayacaksınız.
Türkiye’de şirket kurmak bir dizi yasal ve idari adımdan oluşur. Süreç geçmişe kıyasla basitleştirilmiş olsa da, tüm gereklilikleri titizlikle yerine getirmek çok önemlidir. İşte Türkiye’de şirket kaydı için adım adım kılavuz:
Her şirketin, adını, adresini, faaliyetlerini, hissedarlarını, sermayesini ve yönetim yapısını belirleyen bir Ana Sözleşme’ye (AoA) ihtiyacı vardır. Türkiye, AoA için standart şablonlar ve yönergeler belirlemiştir. İlk adım olarak, AoA’yı taslak olarak hazırlayacaksınız (genellikle Türk yasalarına uygunluğunu sağlamak için bir avukat veya danışmanın yardımıyla). Ardından, Şirket Sözleşmesini MERSİS portalı üzerinden çevrimiçi olarak sunmanız gerekir. MERSİS, Ticaret Bakanlığı tarafından işletilen Merkezi Sicil Kayıt Sistemi’dir (mersis.gtb.gov.tr adresinden erişilebilir). Siz veya temsilciniz bir MERSİS hesabı oluşturmalı ve tüm şirket bilgilerini (şirket adı, adres, kurucuların bilgileri, sermaye vb.) sisteme girmelisiniz. MERSİS, yeni şirket için benzersiz bir kimlik numarası oluşturur ve ilk onay için taslak şirket sözleşmesini yüklemenize izin verir. İpucu: Göndermeden önce, önerilen şirket adının benzersiz ve halihazırda kullanılmadığından emin olun; MERSİS, adın kullanılabilirliğini kontrol eder. Sistem ayrıca, şirket sözleşmesinin yasal gereklilikleri karşıladığından emin olmak için gerekli alanları doldurmanıza yardımcı olur.
Şirket ana sözleşmesi MERSİS’e girildikten sonra, belirli belgelerin imzalanması ve noter tasdiki gerekir. Kurucular Türkiye’de fiziksel olarak bulunabiliyorsa, şirket ana sözleşmesi, Ticaret Sicili yetkilileri huzurunda kayıt sırasında veya bir Türk noterinde imzalanabilir. Hazırlanması ve noter tasdiki gereken önemli belgeler şunlardır:
Tüm yabancı belgelerin, kayıt işlemlerinde kullanılmak üzere Türkiye’nin gerektirdiği şekilde, menşe ülkesinde noter tasdiki ve apostil ile onaylandığından emin olun. Türkiye’ye geldikten sonra, belgeler yeminli tercüman tarafından çevrilmeli ve çevirinin doğruluğunu teyit etmek için tekrar noter tasdiki yapılmalıdır.
Şirket resmi olarak tescil edilmeden önce, yabancı hissedarlar veya yönetim kurulu üyeleri bir Türk vergi kimlik numarası (yurt dışı yerleşik kişiler için “potansiyel vergi numarası” olarak adlandırılır) almalıdır. Bu numara, sermaye yatırımı için banka hesabı açmak ve şirketin vergi kaydı gibi çeşitli işlemler için gereklidir. Bu vergi numaralarını almak için, siz (veya temsilciniz) yerel vergi dairesine (veya Gelir İdaresi’nin sistemi üzerinden çevrimiçi olarak) başvurmalısınız. Genellikle gerekli belgeler basit bir dilekçe formu, taslak şirket ana sözleşmesinin bir kopyası ve yabancıların kimlik belgeleridir (örneğin pasaport kopyası). Vergi dairesi, Potansiyel Vergi Kimlik Numarasını yerinde veya bir gün içinde verecektir. Bu numara, henüz herhangi bir vergi borcunuz olduğu anlamına gelmez; sadece sistemdeki kişileri tanımlamak için kullanılır. Her yabancı hissedar ve yönetici bir tane almalıdır. (Yabancı hissedar bir tüzel kişilikse, bu tüzel kişilik de şirket tescil işlemi için bir vergi numarası alır.)
Anonim Şirket kuruyorsanız, tescil öncesinde sermayenin en az %25’ini bir Türk bankasına yatırmanız gerekir. Banka, ödenen sermayenin kanıtı olarak resmi bir mektup veya makbuz düzenleyecek ve bunu Ticaret Sicili’ne yaptığınız başvuruda ekleyeceksiniz. (LLC’ler için, bu ön depozito kanunen gerekli değildir – LLC sermayesi, şirketin kuruluşundan sonraki 24 ay içinde ödenebilir. Yine de, bazı LLC kurucuları, iyi niyetlerini göstermek ve hesapta başlangıç çalışma sermayesi bulundurmak için gönüllü olarak başlangıçta bir miktar sermaye yatırırlar. Ayrıca, Türkiye Rekabet Kurumu için küçük bir kuruluş ücreti uygulamaktadır: Şirket sermayesinin %0,04’ü Rekabet Kurumu’nun belirlenen hesabına ödenmelidir. Bu tutar çok düşüktür (örneğin, 50.000 TL sermaye için %0,04 sadece 20 TL’dir) ve genellikle kayıt başvurusu sırasında Ticaret Odası’nın kasiyer masasında ödenir. Bu ödeme için bir makbuz alacaksınız ve bu makbuz da başvuru dosyasına eklenecektir.
Tüm belgeler hazır olduğunda (şirket ana sözleşmesi, noter tasdikli imzalar, vergi kimlik numaraları, banka mevduat makbuzu, Rekabet Kurumu ödeme makbuzu vb.), kurucular veya temsilcileri şirketin merkezinin bulunduğu şehrin Ticaret Sicil Müdürlüğüne şirket kuruluş dosyasını sunar. Örneğin İstanbul’da bu işlem İstanbul Ticaret Odası sicil dairesinde yapılır. Başvuru, standart bir kayıt formu ve dilekçeler ile hazırlanan tüm noter tasdikli belgelerin eklerini içerir. Sicil memurları belgeleri doğrular ve her şeyin uygun olması halinde şirketi Türk Ticaret Sicil Gazetesi‘ne kaydeder. Daha önce belirtildiği gibi, bu işlem genellikle aynı gün veya birkaç iş günü içinde tamamlanır. Kayıt işlemi tamamlandığında, şirket yasal olarak kurulmuş olur ve kayıt numarası ile resmi statüsünü alır.
Ticaret Sicili kuruluşu onayladıktan sonra şunları yapacaktır:
Kayıt işleminden sonra, bir vergi memuru genellikle şirketin kayıtlı adresini ziyaret ederek adresi doğrular ve işletmenin belirtilen adreste bulunduğunu teyit eden bir tespit raporu hazırlar. Bu ziyaret, şirketin kuruluşundan sonraki birkaç gün veya hafta içinde gerçekleşebileceğinden, adresin (ofis, dükkan veya sanal ofis) erişilebilir ve şirket adının yazılı olduğu bir tabela ile belirtilmiş olduğundan emin olun.
Şirket kuruluşu sürecinde, belirli zorunlu şirket defterleri Ticaret Sicili memuru tarafından onaylanmalıdır. Bunlar şunlardır:
Onaylama işlemi, sicil memurunun her deftere şirketin bilgilerini ve açılış sayfasını damgalamasıyla gerçekleşir. Bu defterler daha sonra, yasaların gerektirdiği şekilde şirketin mali işlemlerini ve kurumsal kararlarını kaydetmek için kullanılır. İlk onaylama kuruluş sırasında yapılır ve bundan sonra bazı defterler (günlük defterler ve büyük defterler gibi) kapatılmalı ve her yıl yeniden onaylanmalı veya yenilenmelidir. Noter de defterleri tasdik edebilir, ancak kuruluş aşamasında bu işlem genellikle tek elden hizmetin bir parçası olarak sicil dairesi tarafından yapılır.
Kayıt gününde, şirket adına imza yetkisi olan kişiler (örneğin, bir LLC’nin müdürü veya bir JSC’nin yönetim kurulu üyeleri veya atanmış imza yetkilileri) bir İmza Sirküleri (imza sirküleri) düzenlemelidir. Noter huzurunda düzenlenen bu belge (genellikle Ticaret Odasında noter masası veya yakınında noter bulunur), şirketin ticari unvanı altında şirketin yetkili temsilcilerinin imza örneklerini resmi olarak kaydeder. Bankalar ve resmi makamlar, imza yetkisini doğrulamak için imza sirkülerini talep eder. Esasen, bu belge, şirket yetkilisinin imzasını onaylı bir belgede şirketin kimliğine bağlar.
Ticaret sicil dairesi vergi dairesine bildirimde bulunsa da, şirketin vergi kayıt belgesini (bazen vergi levhası olarak da adlandırılır) almak için yerel vergi dairesine gitmeniz gerekebilir. Bu belge, şirketin vergi numarasını ve vergi dairesini gösterir. Ayrıca, şirket çalışan istihdam edecekse, sosyal güvenlik ve işsizlik sigortası hesapları için Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) ayrı olarak kayıt yaptırmanız gerekir. Ticaret sicil kaydı, şirketin ilk kurulumu için geçerlidir, ancak çalışan istihdamına başladığınızda SGK’ya bilgi vermeniz gerekir. Mal ithalatı veya ihracatı yapmayı planlıyorsanız, yerel Gümrük ve Ticaret müdürlüğüne kayıt yaptırmanız veya Ticaret Bakanlığı sistemleri üzerinden ihracatçı/ithalatçı sicil numarası almanız da gerekebilir.
10. (Yabancı Hissedarlar için) E-TUYS’a kaydolun: Türkiye’de yabancı hissedarları bulunan şirketler, istatistik ve izleme amaçları ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na yabancı sahipliklerini bildirmek zorundadır. Daha önce bu işlem, Doğrudan Yabancı Yatırım (FDI) bildirim formu ve periyodik güncellemeler ile yapılıyordu. Günümüzde bu işlem, GDIIFI tarafından yönetilen E-TUYS sistemi üzerinden çevrimiçi olarak gerçekleştirilmektedir. Şirketiniz kurulduktan sonra, yerel temsilciniz veya mali danışmanınız E-TUYS portalına giriş yaparak yabancı hissedarlar, sermaye tutarları ve gelecekteki hisse devri gibi bilgileri kaydedebilir. Bu genellikle bir formalitedir, ancak hükümetin yabancı yatırımları takip etmesini sağlamak için yasal bir zorunluluktur (ve yatırım teşvikleri için başvurmanız durumunda önemli olabilir).
Bu adımları tamamladığınızda, tamamen kayıtlı bir Türk şirketine sahip olursunuz. İyi planlandığında, tüm süreç birkaç gün içinde (kayıt kısmı için bir gün bile) tamamlanabilir, ancak yabancı belgelerin toplanması ve yasallaştırılması daha uzun sürebilir, bu nedenle buna göre plan yapın. Süreç boyunca yerel bir muhasebeci veya avukat ile çalışmanız şiddetle tavsiye edilir. Bu kişiler, belgeleri Türkçe olarak hazırlayabilir, MERSİS’te işlemleri yapabilir ve noterler ve ticaret odası ile koordinasyonu sağlayabilir. Celikel CPA olarak, her şeyin baştan itibaren uygun olmasını sağlamak için müşterilerime şirket kuruluşu ve ilk vergi kayıtları konusunda sık sık yardımcı oluyorum.
Şirket kurmak sadece ilk adımdır – Türkiye’deki işletmeler için vergi ortamını ve sürekli uyum gerekliliklerini de anlamanız gerekir. Burada, Türkiye’de şirket kurma ile birlikte gelen temel vergi ve muhasebe yükümlülüklerini özetliyoruz.
Kurumlar Vergisi: Türk şirketleri, karları üzerinden kurumlar vergisine tabidir. Türkiye’de standart kurumlar vergisi oranı, vergiye tabi kârın %25’idir (2024/2025 itibariyle) ve bu oran uluslararası standartlara göre rekabetçidir. Bazı finansal kurumlar (bankalar, sigorta şirketleri) daha yüksek bir oran (30%) öder ve belirli faaliyetler için indirimli oranlar uygulanır (örneğin, ihracat kârları için %5 indirimli oran, bu da ihracat gelirleri için fiilen %20 oranına denk gelir). Kurumlar vergisi, vergi düzenlemelerine göre düzeltilmiş, şirketin mali tablolarında bildirilen net kar üzerinden hesaplanır. Vergi beyannameleri yıllık olarak verilir ve yıl içinde üç ayda bir geçici vergi ödemeleri (peşin kurumlar vergisi) yapılır.
Şirketiniz mal veya hizmet satacaksa, Türkiye’nin Katma Değer Vergisi’ni (KDV) dikkate alınız. Genel KDV oranı %20‘dir (yakın zamanda %18’den artırılmıştır) ve belirli mal/hizmetler için %10 ve %1 oranında indirimli oranlar uygulanmaktadır. Örneğin, birçok temel gıda maddesi %1, bazı turizm hizmetleri %10 vb. oranlarda vergilendirilirken, çoğu standart ticari işlem %20 oranında vergilendirilir. KDV müşterilerden tahsil edilir ve devlete ödenir, ticari alımlarda ödenen KDV ise kredi olarak alınır. KDV beyannamesi aylık olarak verilir. Şirketi kurup vergi dairesine kaydolurken, şirketin KDV’ye tabi olup olmayacağını belirtmeniz gerekir (iş faaliyeti gösteren çoğu şirket varsayılan olarak KDV’ye tabidir). Her ayın 24’üne kadar KDV beyannamesi verilmeli ve ödenecek KDV’nin son ödeme tarihi o ayın 26’sıdır.
Türkiye’de belirli ödemeler stopaj vergisine tabidir. Örneğin, şirketiniz yabancı hissedarlara temettü ödediğinde, genellikle %15 temettü stopaj vergisi uygulanır (hissedarın ülkesiyle çifte vergilendirme anlaşması varsa bu oran düşebilir). Faiz, kira, telif hakları ve profesyonel hizmet ücretleri de çeşitli oranlarda stopaj vergisine tabi olabilir. Temettü veya sınır ötesi ücretler gibi ödemeleri vergi verimliliğini göz önünde bulundurarak yapılandırmak ve vergi uzmanlarına danışmak veya Gelir İdaresi (GİB) kılavuzlarına başvurmak önemlidir (resmi kaynaklar için gib.gov.tr adresini ziyaret edin). Türkiye, çifte vergilendirmeyi önleyen kapsamlı bir vergi anlaşması ağına sahiptir. Şu anda 80’den fazla ülke ile yapılan anlaşmalar, yabancı yatırımcıların aynı gelir üzerinden iki kez vergilendirilmesini önlemektedir.
Şirketiniz çalışan istihdam edecekse, sosyal güvenliğe kaydolmanız ve maaşlardan katkı paylarını kesmeniz gerekir. Türkiye’deki işverenler, çalışanlar adına sosyal güvenlik primlerini öder (çalışan katkı payları da maaşlardan kesilir). Sosyal güvenlik ve işsizlik sigortası yükü, brüt ücretlerin yaklaşık %34-40’ını oluşturur (bunun yaklaşık %20’si işveren tarafından, geri kalanı ise çalışanın maaşından ödenir). Ayrıca, istihdam geliri, yüksek gelir sahipleri için %15 ila %40 arasında değişen kademeli gelir vergisine (işveren tarafından kesinti yoluyla) tabidir. Bir iş planlarken, bu işgücüyle ilgili vergileri hesaba katın ve teşvikleri değerlendirin (Türkiye’de genellikle yeni genç çalışanlar için geçici sosyal güvenlik primi indirimleri gibi istihdam teşvikleri vardır).
Her şirket, Türk Muhasebe Standartları veya Tekdüzen Muhasebe Planı’na uygun olarak yıllık finansal tablolar (en azından bilanço ve gelir tablosu) hazırlamalıdır. Çoğu özel limited şirket ve anonim şirket için, Türk yerel GAAP (birçok açıdan IFRS ile uyumludur) kullanılır. Bu mali tablolar, mali yılın bitiminden sonraki üç ay içinde (mali yıl, aksi belirtilmedikçe genellikle takvim yılıdır) Genel Kurul Toplantısı’nda hissedarlar tarafından onaylanmalıdır. Denetimler: Tüm şirketlerin bağımsız denetimden geçmesi gerekmez. Türkiye, yalnızca bir şirketin varlık, gelir veya çalışan sayısı açısından belirli eşikleri aşması veya halka açık olması ya da düzenlemeye tabi sektörlerde faaliyet göstermesi durumunda bağımsız denetim (sertifikalı denetçiler tarafından) yapılmasını zorunlu kılar. Küçük ve orta ölçekli işletmeler genellikle dış denetime tabi değildir, ancak yine de yasalar gereği uygun defter ve kayıtları tutmak zorundadır.
Türk şirketleri, muhasebe kayıtlarını Türkiye’de, Türkçe ve Türk Lirası (TRY) cinsinden tutmakla yasal olarak yükümlüdür. Bahsettiğimiz defter ve kayıtlar (yevmiye defteri, büyük defter, envanter vb.) tüm işlemlerle güncel tutulmalıdır. Tüm destekleyici belgeler (faturalar, makbuzlar, sözleşmeler) arşivlenmelidir. Vergi Usul Kanunu’na göre, muhasebe kayıtları ve belgeleri en az 5 yıl süreyle saklanmalıdır. Türk Ticaret Kanunu, ticari defterlerin 10 yıl süreyle saklanmasını zorunlu kılmaktadır. Olası denetimler için bu saklama kurallarına uymak çok önemlidir.
Elektronik Faturalandırma ve Kayıt Tutma: Türkiye, elektronik sistemlere geçme sürecindedir. Şirketinizin büyüklüğüne ve sektörüne bağlı olarak, e-Fatura ve e-Defter sistemlerini kullanmanız gerekebilir (örneğin, belirli bir yıllık ciroya sahip firmalar, devlet tarafından onaylanmış formatlarda elektronik fatura düzenlemek zorundadır). Bunların sizin için geçerli olup olmadığını, muhasebeciniz veya mali danışmanınız size bildirebilir.
Türkiye’de, Sertifikalı Muhasebeci Mali Müşavirler (SMMM) ve Yeminli Mali Müşavirler (YMM), şirketlerin muhasebe, vergi beyannameleri ve sertifikasyon işlemlerini yürütmeye yetkili profesyonellerdir. Şirket içinde muhasebeci bulundurmak zorunlu olmasa da, pratikte her şirket aylık vergi yükümlülüklerini yerine getirmek için (KDV beyannameleri, stopaj beyannameleri, sosyal güvenlik beyannameleri vb.) bir SMMM ile çalışır. Bu hizmetlerin ücretleri, beyannameyi kaçırmanın veya beyannamede hata yapmanın maliyetine kıyasla oldukça düşüktür. Bir CPA olarak, şirketinizin devam eden giderleri kapsamında profesyonel muhasebe hizmetleri için bütçe ayırmanızı şiddetle tavsiye ederim. Bu sayede, vergi daireleri nezdinde iyi bir itibar kazanır ve tüm son başvuru tarihlerine uyarsınız.
Türkiye, özellikle öncelikli sektörlerde veya az gelişmiş bölgelerde yeni şirketlerin vergi yükünü azaltabilecek çeşitli yatırım teşvikleri sunmaktadır. Örneğin, BT şirketlerinin yazılım/Ar-Ge gelirleri üzerinden gelir vergisi muafiyetinden yararlandığı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (Teknoparklar), vergi ve gümrük avantajları sunan Organize Sanayi Bölgeleri ve mal ihraç eden imalat şirketlerine kurumlar vergisi muafiyeti sağlayan Serbest Bölgeler bulunmaktadır. Bu programların ayrıntıları bu makalenin kapsamı dışındadır, ancak resmi Yatırım Ofisi web sitesi (invest.gov.tr) ve Ticaret Bakanlığı teşvikler hakkında kılavuzlar sunmaktadır. Yatırımınız önemli miktarda ise, makine alımlarında KDV muafiyeti, gümrük vergisi muafiyeti, vergi iadesi veya sosyal güvenlik desteği gibi desteklerden yararlanabilirsiniz. Planladığınız işin bu tür programlardan yararlanıp yararlanamayacağını daima kontrol edin.
Özetle, Türkiye’nin vergi sistemi iyi gelişmiştir ve uyum konusunda dikkatli olunması gerekmekle birlikte, profesyonellerin yardımıyla oldukça basittir. Kurumlar vergisi makuldür ve hükümetin dijitalleşme çalışmaları (ör. e-beyanname, çevrimiçi vergi dairesi hizmetleri) gerektiğinde yükümlülüklerin uzaktan yönetilmesini kolaylaştırır. Bir şirket kurduğunuzda, ilk günden itibaren bir muhasebe sistemi kurmaya ve beyannamelerde disiplinli olmaya hazır olun. Bu, cezalarla karşılaşmanızı önleyecek ve bürokratik sorunlar yaşamadan Türkiye’nin iş fırsatlarından yararlanmanızı sağlayacaktır.
Uluslararası girişimciler için en büyük endişelerden biri, mülkiyet, yönetim ve ikamet ile ilgili yerel gereklilikleri anlamaktır. Burada, yabancıların Türkiye’de şirket kurma sürecine nasıl uyum sağladığını ve dikkate alınması gereken göçmenlik veya ikamet faktörlerini ele alıyoruz:
Daha önce de belirtildiği gibi, Türkiye şirketlerde yabancı hissedarlığa genel bir kısıtlama getirmez. Yabancı bir birey veya yabancı bir şirket olarak bir Türk LLC veya JSC’nin tek hissedarı olabilirsiniz. Aynı şekilde, yönetim kurulunun tüm üyeleri veya tek yönetici yabancı uyruklu olabilir. Tek istisnalar, birkaç düzenlemeye tabi sektördedir (örneğin, radyo/TV yayıncılığında yabancı sahiplik oranına bir sınırlama vardır; sivil havacılık ve deniz taşımacılığı stratejik nedenlerle çoğunluk hisselerinin Türk vatandaşlarına ait olmasını şart koşmaktadır). İşletmeniz bu kısıtlı alanlarda faaliyet göstermiyorsa, Türk şirketinizi tamamen sahip olabilirsiniz ve kontrol edebilirsiniz.
Yönetim kurulunda veya “sponsor” olarak bir Türk vatandaşına ihtiyacınız yoktur. Bu, yerel ortak gerektiren bazı ülkelerden farklıdır – Türkiye’de genel olarak böyle bir gereklilik yoktur. Bununla birlikte, özellikle dil ve bürokrasi konusunda yardımcı olabilecek yerel danışmanlar veya personel bulundurmak pratikte çok yararlı olabilir, ancak yasal olarak çoğu sektör için zorunlu değildir.
Türkiye’deki her şirketin Türkiye’de bir kayıtlı ofis adresi olmalıdır. Bu, şirketin resmi ikametgahı (resmi bildirimlerin yapılabileceği yer vb.) olacaktır. Yasal bir adres olduğu sürece, ticari ofis alanı veya hatta sanal ofis hizmeti olabilir. Türkiye’de ikamet etmeyen bir yabancıysanız, sanal bir ofisle başlayabilir veya geçici olarak hukuk bürosunuzun adresini kullanabilirsiniz, ancak posta alabileceğiniz ve vergi memurunun ilk doğrulama için ziyaret edebileceği uygun bir yerel adres ayarlamalısınız. Kendi mülkünüzse ev adresinizi kullanabilirsiniz, ancak yerel imar kanunları bazı durumlarda konut adreslerinin ticari kullanımını kısıtlayabilir.
Türkiye’de şirket kurmak otomatik olarak ikamet veya çalışma izni vermez. Bunlar ayrı süreçlerdir. Yabancı bir şirket sahibi olarak Türkiye’ye taşınmak ve şirketiniz için çalışmak istiyorsanız, çalışma izni (ve muhtemelen çalışma izninin bir sonucu olarak oturma izni) almanız gerekecektir. Türkiye, standart çalışma izni onayları için genellikle bir şirketin her 1 yabancı çalışan için 5 Türk vatandaşı istihdam etmesini şart koşar. Ancak, şirketin ilk kurucusu/sahibi için, 5 çalışan kuralını yerine getirebilmeniz için genellikle ilk 6 ay ila 1 yıl arasında bir istisna uygulanır. Şirketin ödenmiş sermayesinin belirli bir eşiğin üzerinde olması (örneğin 100.000 TL veya daha fazla) da yabancı bir sahip-yönetici için çalışma izni onayını kolaylaştırabilir. Yatırımcı olarak Türkiye’ye taşınmayı planlarken bir göçmenlik avukatına veya Çalışma Bakanlığı’nın yönergelerine danışmanız tavsiye edilir. Alternatif olarak, bazı girişimciler ilk olarak turist vizesi veya vizesiz kalma izniyle (birçok ülke vatandaşı vizesiz 90 gün kalabilir) ülkeye giriş yapar, şirketi kurar ve şirket faaliyete geçtikten sonra çalışma izni başvurusunda bulunur.
Türkiye’de yaşamayı planlamıyorsanız, şirketi yurt dışından da sahip olabilir ve yönetebilirsiniz. Günlük işler için vekaletname ile yerel bir yönetici atayabilir veya birçok konuyu uzaktan halledebilirsiniz. Birçok uyum gerekliliği (vergi beyannamesi, banka işlemleri) çevrimiçi olarak veya atadığınız CPA aracılığıyla yönetilebilir. Ancak, belgeleri imzalamak, banka hesabını yönetmek ve gerektiğinde şirketi temsil etmek için en az bir şirket yöneticisi veya temsilcisinin hazır bulunması gerektiğini unutmayın. Bu, siz yokken vekaletname ile güvenilir bir kişi tarafından yapılabilir. Tüm yabancı hissedarlar ve yöneticiler, Türk vergi numarası (daha önce belirtildiği gibi) almalı ve Ticaret Sicili kayıtlarına işlenmelidir.
Şirket tescili sonrasında atılacak ilk pratik adımlardan biri, bir Türk kurumsal banka hesabı açmaktır. Türkiye’deki çoğu büyük banka, yabancı sermayeli şirketlere alışkındır. Genellikle bankalar, şirket tescil belgelerini (Ticaret Sicil Gazetesi, vergi kayıt belgesi, imza sirküleri, imza sahiplerinin kimlik belgeleri vb. Bazı bankalar hesap açılışında şirket yöneticisinin hazır bulunmasını isterken, diğerleri noter tasdikli vekaletname ile bir temsilci aracılığıyla hesap açılmasına izin verebilir. Son yıllarda, küresel kara para aklama kuralları nedeniyle, bankalar kapsamlı bir durum tespiti yapmaktadır (şirketin faaliyetleri, beklenen işlem hacimleri ve nihai lehdarların kimlik belgeleri hakkında bilgi talep etmektedir). Bu bilgileri sağlamaya hazır olun. Hesap açıldıktan sonra, sermayeniz daha önce tamamen ödenmemişse transfer edebilir ve hesabı işlemleriniz için kullanabilirsiniz. Vergi ödemeleri ve sosyal güvenlik ödemeleri gibi işlemlerin genellikle bankacılık sistemi üzerinden yapıldığı için, işleyen bir banka hesabına sahip olmanın da önemli olduğunu unutmayın.
Yasal İkamet ve Ticari Faaliyetler: Bir şirkete sahip olmak, Türkiye’de ikamet etme hakkı vermez, ancak iş için sık sık ülkede bulunmak için meşru bir neden sağlar. Oturma izniniz yoksa, her ziyaretinizde turist vizenizin veya vizesiz kalma sürenizin süresi ile sınırlı kalırsınız. Vize süresini aşmanız tavsiye edilmez. İşinizle bizzat ilgilenmek istiyorsanız, Türk oturma izni başvurusunda bulunmayı düşünün. Yaygın bir yol, işletme sahipleri veya mülk sahipleri için kısa süreli oturma izni almaktır (örneğin, gayrimenkul satın alırsanız). Ancak, kısa süreli izin çalışmaya izin vermez, sadece yatırımınızı yönetirken Türkiye’de yaşamanıza izin verir. Aktif olarak çalışmak (maaş almak, yasal olarak yönetici pozisyonunda olmak) için, şirketinize bağlı bir çalışma izni almak doğru yoldur. Türk hükümeti yabancı yatırımcıları teşvik etmektedir ve yatırımcıların ikametini kolaylaştırmak için programlar sunmaktadır (örneğin, çok büyük yatırımlar Turkuaz Kart veya yatırım yoluyla vatandaşlık almaya hak kazanabilir, ancak bu normal şirket kurma kapsamının ötesindedir).
Özetle, Türkiye yabancıların şirket kurmasını ve şirket sahibi olmasını kolaylaştırmaktadır. Planlamanızda iş kurma sürecini kişisel göç sürecinden ayırmaya dikkat edin. Birçok girişimci, Türkiye’deki şirketlerini yurt dışından başarıyla yönetirken, diğerleri Türkiye’nin canlı yaşamından ve ekonomik fırsatlarından yararlanmak için buraya taşınmaktadır. Her iki durumda da, Türkiye’nin politikaları, geçerli olduğu durumlarda çalışma/oturma izinlerine ilişkin düzenlemelere uyulduğu sürece esneklik sağlamaktadır.
Türkiye’de şirket kurma, vergi hizmetleri, muhasebe hizmetleri gibi hizmetlerimizden yararlanmak için lütfen bizimle iletişime geçin.
Cevizli Mahallesi Saraylar Caddesi Dap Vazo Ofis No:6 D:47, 34846 Maltepe İstanbul / TÜRKİYE
+90 544 649 40 87
yigit@celikelcpa.com